SEVGİLİMİN BATAN KALBİ
- Zeynep Turgut
- 8 Eki 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 Eki 2024
Gece denize girmekten korkarım ama gece, denizin kıyısında oturmanın keyfini başka bir şeyde çok zor yakalarım. Aylardan eylüldü ve deniz, üzerine vuran ay ışığıyla aydınlanıyordu. Sol yanımı ilk defa çift hissediyordum. Elini elimden ayırmayan sevgilimi, o an baktığımız yakamozun gittiği sonsuzluk kadar çok seviyordum. Üzerinde oturduğumuz ters çevrilmiş kayık ansızın yakamozun peşine takılacak gibiydi. Ne güzel olurdu o kayık bizi alıp, ömür boyu sadece kalplerimizin sesini duyabileceğimiz bir ütopyaya götürseydi... O gün orada o kayıkla derinlere açıldık ancak sevgilim kalbini çapa olarak kullandı ve kayıktan sarkıtıp denizin derinliklerine sapladı. Ben o günden sonra sevgilimin kalbini bulmak için her daldığımda boğuldum. Denizin derinliklerinde yapayalnız kaldım.
Onu artık yakamozun gittiği sonsuzluk kadar sevmiyordum, o sonsuzluk kadar özlüyordum. Kalbim, o gittikten sonra bir süre ritim tutturamadı ve bu yalnızlık hissi bende sağlam bir kaybetme korkusu inşa etti. Kaybetme korkum zamanla yerini panik atağa bıraktı. Uzun zamandır anlam veremediğim bu panik atak hissime Ender Emiroğlu’nun Travma terapi kitabındaki Panik atak şiiri tercüman oldu. “Şu anda tam şu anda bana doğru hızla meteor yaklaşıyor yok yok dünyaya değil bana.” (47) dizelerinde atak anında ne kadar yalnız hissettiğimi anımsadım, meteor çarpması etkisi yaratan nefes darlığı beni çevremdeki diğer insanlardan soyutluyordu. Bir meteorun yükünü tek başına kaldırmak pek de adil değildi bence. Ateş olmadan kazan kaynamayacağını bilirdim ancak bir ateşin içinde yanarken her bir çıtırtıyı hissedeceğimi düşünmezdim. Şairin göğsüne oturan o boğa benim de kalbimdeydi ve benim kalbimde de gün geçtikçe oturduğu yeri sağlamlaştırıyordu. Sevgilimin kalbi denizin derinliklerinde bir çapaydı ben ise o çapanın bağlandığı kayığın üstünden her gün o kalbimdeki boğayla denize dalıyordum. Biz birlikteyken sıcacıktık, hiçbir rüzgâr üşütemiyordu. “Sol tarafım zangır zangır titriyor bir yerde cam mı açık göğsümdeki boğa rahat durmuyor bir yerde kesin cam açık.” (49) dizelerinde neden üşüdüğümü anladım; denizin derinlikleri, açık kalan camdan daha çok soğutuyordu kalbimi. Kendimi çok sorguluyordum. Bir insanın karşısındakini sırf iyi olduğu için suçlaması, herhalde denizin dibinde kaldığı süreden kaynaklanıyordu. O süre boyunca ışığı görememiş olması onu da karartmıştı. Daha önce hep karanlık kalplerle karşılaşan sevgilim kalbimin kırmızısını reddediyordu ve ben suya daldıkça kalbim kırmızı mürekkebini akıtıyordu. “Olasılıklardan çıkan yeni olasılıklar.” (47) bu cümle benim neden niçin sorgulamalarımı çok iyi anlatıyordu. Çok zordur insanın direk sonucu kabullenmesi. Zaten sonucu direk kabullenseydik duygularımız olmazdı. Terk edilmemin nedenlerini sorgularken kendimi çok yordum, belki de bu yüzden panik atak şiirinde hislerimi dizelere bu kadar yakın hissettim.
Benim panik atağım da herkesinki gibiydi işte, ancak benimkini sevgilimin kaybettiğim kalbi tetiklemişti. Her dalışımda boğulduğum, yalnızlıkla baş başa kaldığım o anlarda, içsel bir deprem yaşadım. Ancak, Ender Emiroğlu'nun panik atak şiiriyle bu duygusal tsunamiye bir dil buldum. Şu anda, o kayığın üstünde oturup denizin sakinliğini izleyerek, içimdeki fırtınanın yatıştığını hissediyorum. Belki de hayat, bir kayığın üzerinde denizle buluşmak kadar belirsiz ve dalgalıdır. Panik atağımın ardında bıraktığı izlerle baş etmeye çalışıyorum ve yavaşça, kaybettiklerimizin ardında yeni umutlar filizleniyor. Bu hikâye, denizin derinliklerinde kaybolmuş bir kalbin izini sürerken, içsel bir yolculuğa dönüştü. Her dalgada, geçmişin hüzünleriyle boğulmak yerine, geleceğe doğru yeni bir seferin başlangıcını
kutluyorum. Artık gece denize girmekten korkuyorum çünkü denizin dibinde yosun tutmuş çapalardan uzak durduğum sürece dibe çökmeyeceğimi biliyorum.
KAYNAKÇA
Emiroğlu, E. (2022). travma terapi. Ayrıntı
Komentarze