top of page

İZİNSİZ GÖLGELER

  • Zeynep Turgut
  • 19 Eki 2024
  • 3 dakikada okunur

Hiç tavana baktığınızda devasa bir kelebeğin sizi yiyeceğini düşündünüz mü? Ben düşündüm. O an, korkunun beni nasıl sarıp sarmaladığını tarif edemem. Yorgunlukla uzandığım yatağımda uykuya dalmadan önce odanın tavanına bakıp geçirdiğim günü düşünüyordum. Aniden tavanda devasa bir kelebek gölgesi gördüm, o kadar büyüktü ki, sanki kelebek değil, karanlık bir yaratık beni yutmaya gelmişti. Yorganın altına saklanıp bir süre gitmesini bekledim. Kalkan olarak kullandığım yorganın altında bir süre geçirdikten sonra yavaşça kafamı kaldırıp tekrar tavana baktım. Bu defa korkuyla harmanlanan nefesim yerini kahkahalara bıraktı çünkü kelebeğin gölgesi küçülmüştü. İlk gördüğümde kelebek ışığa çok yakındı dolayısıyla gölgesi daha büyüktü, ikinci bakışımda ise kelebek ışıktan çok uzaklaşmıştı ve gölgesi fark edilemeyecek kadar küçülmüştü. Beni yiyeceğini sandığım kelebek aslında tek elimle onu alt edebileceğim kadar küçüktü. Onu büyük kılan ise ışığa olan yakınlığıydı, tıpkı insanlara verdiğimiz değer gibi.


İşte o gece anladım: Ben de bir ışığım. Hayatıma giren insanların önemini, onların bana ne kadar yakın olduğuna göre kendim belirliyorum. Birine çok fazla değer verir, onu hayatıma fazla yaklaştırırsam, gölgesi de o kadar büyüyor ve üzerimde o kadar etkili oluyor. Kimi zaman, bu gölgeler beni korkutuyor ya da üzerime bir karanlık gibi çöküyor. Bu farkındalıkla, verdiğim değerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha idrak ettim. İnsanları yakınıma almak, onların gölgelerinin de hayatımda büyük yer kaplamasına neden oluyor. Birini hayatımda ne kadar büyütürsem, onun beni yaralama ya da hayal kırıklığına uğratma ihtimali de o kadar artıyor. Enderemiroğlu’nun Travma terapi kitabındaki Orman şiirini okurken tekrar aynı hislerle yüzleştim. “biçim yok. şekil de. kendiliğinden onlar. güzel değiller. güzellik benim anlam yüklediğim. güzel yok çirkin de. onlar nasıl olması gerekiyorsa öyle. anlamlı değil yüce değil. ne yüksek ne alçak. sen benim orman sandığım. sanarak yandığım sanarak inandığım. bakıp sevmek için hep sandığımdan çıkardığım.” (20) dizeleri, sandığımdan çıkardığım sonuçlar yüzünden insanların gölgesinin karanlığında kaldığıma açıklık getirdi. Onlara yüklediğim anlam, ışığımı kararttı. İnsanları sandığım gibi değil, oldukları gibi kabul etmem gerektiğini öğretti bana bu dizeler. Eğer birine fazla anlam yüklüyorsam, onun gölgesinde kaybolmam kaçınılmaz. Çünkü gölgeler, ışığı ne kadar fazla anlam yükleyip büyüttüysem o kadar devleşiyor. “Ölmeden ölmek seni sana, anlama getirecek” (23) dizeleri, içimde bir süredir taşıdığım karmaşık acının tercümanı oldu. O gölgeler, hayatımın üzerine çöktüğünde her şeyin bittiğini, bir tür ölüm yaşadığımı zannettim. Sanki bu duygusal karanlıkta sıkışıp kalmıştım. Ancak, zihnim kalbime söz geçirip gözlerimi ovuşturmamı sağladığında, tüm bu karanlığın sadece geçici olduğunu fark ettim. Aydınlık, hep oradaydı; ben yalnızca gölgelere fazla odaklanmıştım. Şimdi anlıyorum ki, ben aslında hiç ölmedim. Karanlıkta kaybolan ben değildim; gölgeler altında kalan, aslında hayatımda fazla anlam yüklediğim insanlardı. Onların gölgeleri büyüdükçe benim ışığım zayıflamış gibi görünse de o ışık hep içimde parlamaya devam etti. Bu farkındalık, beni gerçek anlamda kendimle buluşturdu. Artık biliyorum ki, ışık olduğumu hatırlamak, varoluşumu daha derin bir anlamla yeniden inşa etmemi sağladı. Aydınlığın yokluğu bir felaket değil, bilakis kendi ışığımı yeniden keşfetmem için bana bir fırsat sundu. Kendi ışığımın gücüyle yüzleşmem gerektiğini öğrendim; bu süreç beni daha güçlü ve daha bilinçli bir hale getirdi.


O günden beri her yeni insanı, her yeni gölgeyi daha dikkatli karşılıyorum. Hayatımın ışığını, gölgeler altında bırakmamayı öğrendim. Kendimi bulmanın yolu, başkalarına verdiğim anlamın ötesinde, kendi ışığımda saklıydı. Şimdi, bir insanın bana ne kadar yakınlaşacağına ben karar veriyorum. Gölgeleri devleştirmek yerine, kendi ışığımı her seferinde daha çok parlatmayı seçiyorum. Çünkü anladım ki, benim ışığım ne kadar güçlü olursa, gölgelerin büyüklüğü o kadar önemsizleşiyor. Kelebekler hala uçuyor ama artık beni korkutmuyorlar.


KAYNAKÇA

Emiroğlu, E. (2022). travma terapi. Ayrıntı

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
SEVGİLİMİN BATAN KALBİ

Gece denize girmekten korkarım ama gece, denizin kıyısında oturmanın keyfini başka bir şeyde çok zor yakalarım. Aylardan eylüldü ve...

 
 
 

Comments


bottom of page